POST ÖYKÜ

POST ÖYKÜ
Post Öykü, putları kıracağını, edebiyatın merkezinde olacağını, rakiplerini yere sereceğini, küçükleri ezip büyüklerin ellerinden öpeceğini, ülkemizi mutlu yarınlara taşıyacağını, ikinci yeniyi aşacağını (öykücüler de aşar) filan iddia etmiyor.

Tek bir iddiadan söz edebilirim; iyi öyküye, iyi yazıya, iyi dergiye, iyi kitaba, iyi fikre yüz çevirme gücümüz yok. Kötülüğün, küçük hesapların, edebiyat ortamı ile ilgili kuruntuların fazladan bir efor istediğini düşünüyorum. Ve fakat bu enerjiyi kendimde bulamıyorum, bulamıyoruz.

Hayatımız neyse yazdıklarımız ya da yaptıklarımız da o. Biz bu işe; edebiyata ve dergiciliğe duygularımızı karıştırıyoruz, bu yüzden pek profesyonel olduğumuz söylenemez. Post Öykü, bizim sevdiklerimizi, bizim öğrendiklerimizi, bizim bildiklerimizi, sezdiklerimizi, görüşlerimizi, inançlarımızı ve kafa karışıklıklarımızı taşıyor. Bu “biz”, dışarıya kapalı, masonik bir “biz” değil. Birlikte sevelim, heyecanlanalım, kızalım, öğrenelim ve elbette yazalım. Seviyorsanız gelin konuşun. Biz postumuzu serdik bekliyoruz.